Merhaba değerli konyahaberal.com okurları. Bu hafta Sayın Özgür Özel’in Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı seçilmesinin ardından, birçok kişi CHP’deki bu değişimin gerçek bir değişim olup olmadığı konusunda fikrimi sorunca, bu konuya ilişkin bir yazı yazmam gerektiği kanaatine vardım. Öncelikle Sayın Özel’i tebrik eder ve bu değişimin ülkemize hayırlı olmasını dilerim.
Ülkemizin siyasi arenası, her seçim döneminde dinamik bir değişim sürecine tabidir. Son genel seçimlerde, CHP’nin beklediği başarıyı elde edememesi, parti içi değerlendirmeleri ve yeniden yapılanma ihtiyacını doğurmuş fakat Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibi bu ihtiyacı görmezden gelmiştir. Bu durum seçmeni çok tedirgin etmiş ve CHP’nin önümüzdeki belediye seçimlerinde de başarısız olma ihtimalini artırmıştır.
Bu süreçte genel başkanlık için Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı kimlerin aday olacağı konuşulurken, adı en çok anılan kişi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’ydu. Genel seçimlerden hemen sonra değişime vurgu yapan Ekrem Bey’in adaylık konusunda somut ve net bir adım atmaması üzerine seçmenin partiye olan güvenini biraz daha sarsmıştır. İlerleyen süreçte Sayın Özgür Özel’in adaylığını açıklaması üzerine Özür Bey’in yıllardır Kılıçdaroğlu’nun en yakınında bulunan isimlerden biri olması nedeniyle adaylık konusunda samimi olmadığı, tek amacın Kılıçdaroğlu’nun demokratik bir seçim görüntüsü altında tekrar genel başkan seçilmesini sağlamak olduğu iddiaları konuşulmaya başlanmıştı. Bu tartışmaların gölgesinde gerçekleştirilen kurultayda Sayın Özgür Özel delegelerin oylarıyla genel başkan seçilmiş ve bütün bu tartışmalara son noktayı koymuştur.
Peki, Özgür Bey’in genel başkan olması ile CHP’de gerçekten bir değişimin başladığı söyleyebilir miyiz? Bu soruya cevap vermek için henüz erken fakat mevcut delege sisteminde genel başkanlığı kazanmayı başarmak değişim için iyi bir adım sayılabilir.
Parti liderliğinde değişim, dışarıdan bakıldığında, parti içi demokrasinin işlediğini ve parti yönetiminin seçmenlerin beklentilerini önemsediğini gösteren olumlu bir işarettir. Yani, yeni lider seçimi, partinin değerlerini korurken, aynı zamanda daha geniş bir tabana hitap edebilmelidir. Özür Özel’in bu bağlamda atacağı adımları tüm halkımız gibi ben de merakla bekliyorum. Özgür Bey, başarılı bir dönem geçirmek ve gerçekten bir değişim sağlamak niyetinde ise öncelikle toplumdan kopuk olan, oldukça ilkel bir şekilde organize olmuş parti teşkilatını düzeltmelidir. Böylece parti ve halk arasındaki kopukluk bir nebze azaltılmış olur.
Dışarıdan bakan bir göz olarak, yeni bir liderin seçilmesiyle birlikte parti içinde yaşanacak olan tazelik ve heyecanın, parti üyelerini ve seçmenleri olumlu şekilde etkileyeceğini düşünüyorum. Yeni lider, partinin vizyonunu şekillendirecek, içerideki birlik ve beraberliği güçlendirecek ve daha etkili politikalar geliştirmek için çaba gösterecektir. Bu da demokratik bir toplumda sağlıklı bir siyasi rekabetin ve farklı görüşlerin öne çıkmasına katkıda bulunabilir.
Ayrıca, CHP’de gerçekleşen bu değişim diğer siyasi partilere ve ülke genelindeki politikacılara da bir örnek olabilir. Demokrasinin işleyişinin bir parçası olarak, partilerin değişen toplumsal dinamiklere uyum sağlayabilmek için zaman zaman liderlik pozisyonlarını gözden geçirmesi önemlidir. Bu durum, siyasi partilerin ve liderlerin, seçmenlerin değişen ihtiyaçlarına daha duyarlı ve etkili bir şekilde yanıt verebilmelerini sağlar.
Sonuç olarak, dışardan bakıldığında CHP’de gerçekleşen genel başkan değişimi, demokrasinin sağlıklı işleyişinin bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Yeni liderin seçimiyle birlikte, parti içindeki yeniden yapılanma süreci ve parti politikalarındaki olası değişiklikler, ülke siyasetine yeni bir dinamizm kazandırabilir ama bu değişimin partinin tüm teşkilatına yayılması gerekiyor.
Haftaya görüşmek üzere…