Güçlendirilmiş parlamenter sistemin gerekliliğini vurgulayan ve altılı masada her kafadan bir ses çıktığı iddiasını gerçek dışı bulduğunu ifade eden Cumhuriyet Halk Partisi Konya Milletvekili Aday Adayı Barış Bektaş, “Ciddi bir ekonomik buhrandan geçtiğimiz günlerde Cumhuriyet Halk Partisi ve altılı masaya yönelik yapılan eleştirilerden bir tanesi, başta güçlendirilmiş parlamenter sistem olmak üzere demokrasi ve adaletin yeniden tesisi için, diğer taraftan ihmal edilen tüm kitlelerin sorunlarının kısa, orta ve uzun vadede çözümünü kapsayan programı geniş halk kitlelerine nasıl ulaştırılacağı hususu.

Yani sizin güçlendirilmiş parlamenter rejim söyleminizin halkta ne kadar karşılığı var tarzında bir söylem oluyor. Şimdi bu düz mantıkla baktığınızda elbette mutfağı konuşmak gibi cazip bir konu değil yani, mutfak ve pazar yangın yeri. Seçmenlerle ortak bir dili konuşmakta fayda var. Şimdi  ortaya bir iddia koyuyorsanız gerçekten bu ülkeyi düzlüğe çıkartmak, güzel bir gelecekle buluşturmak istiyorsanız ortaya gerçekçi  bir şeyler de koymanız gerekmekte. Altılı masada altı kafadan farlı ses çıkıyor söylemi doğru değildir. Altılı masadan farklı seslerin çıkmadığının en büyük ispatı bu güçlendirilmiş parlamenter rejim mutabakatıdır.”

Ak Partili Vatandaşın da mevcut sistemden rahatsız olduğunu vurgulayan Bektaş, “Ben de hukukçu olduğum için Altılı masanın parlamenter sisteme ilişkin çalışmalarını yakından takip ettim. Temelde herkes şunu biliyor parlamenter demokrasi içerisindeki AK Parti iktidarı dönemiyle emin olun güçlendirilmiş cumhurbaşkanlığı sistemindeki AK Parti dönemi birbirinden farklı. Bunu fısıltı yoluyla bize AK Partili hemşerilerimiz de söylüyor. AK Partili hukukçular da durumun böyle olduğunu söylüyor.

Artık her şeyin bir kişiye, saraya bağlandığı bir düzeni, bir dönemi görüyoruz. Türkiye’de orman yangınlarında, selde, depremde dahi ne silahlı kuvvetlerin birliklerinin ne valiliklerin ne sağlık kuruluşlarının ne AFAD'ın ne de depremle ilgili yardım kuruluşlarının resen harekete geçmediği görülüyor. Yani kendiliğinden harekete geçemeyecek ileri bir sistem kaybı her şeyi cumhurbaşkanlığı kararnamelerine bırakmış günde binlerce imza atmak zorunluluğu olan bir cumhurbaşkanlığı sistemi her şeyi kurumlardan kuruluşlardan almışsınız; yargının, yürütmenin ve yasamanın dengesini bozmuşsunuz. Bu denge ortada kalmamış. Sacayağının birisi aşırı kuvvetlendiği için denetleyecek kimse kalmamış. “

Cumhurbaşkanlığı sisteminin kaldırılması gerektiğini belirten Bektaş, Bu cumhurbaşkanlığı rejimiyle ülkenin en önemli kaynaklarını varlık fonu adı altında bir yerde birleştirmiş, Sayıştay denetimi dışına çıkarmışsınız. Vakıfbank’tan Türk Hava Yollarına, Ziraat Bankasından Türkiye’de ne kadar varsa kârlı kuruluş varsa denetim dışına çıkardınız. Hiçbir sisteme dayanmayan kendi içerisinde bile kuralları olmayan, bırakın hukuk devletini, kanun devleti ayarında dahi çalışmayan bir sistemin cari olduğunu görüyorsunuz.”

Millet İttifakının Cumhurbaşkanı Aday Kemal Kılıçdaroğlu’nun güçlendirilmiş parlamenter sisteme ilişkin görüşlerini işaret eden Bektaş, “Sayın Kemal Kılıçdaroğlu gerçekten karşıtlarının da kabul edeceği üzere beytülmale başta olmak üzere kamu malına, harama el uzatmayacak bir insan. Bu konuda rüştünü ispatlamış bir insan. Yaşamı sade, alelade bir Türk yurttaşı gibi ve bir iz bırakmaya geliyor ama buna rağmen şunu diyor Sayın Kılıçdaroğlu, düzeni kişilerin insiyatifine bırakamayız, denge denetleme sistemi en iyi parlamenter rejimde kurulur ve güçlendirilmiş bir parlamenter rejimde eski hataları ortadan kaldırarak ve bu ucube rejimi de sonlandırarak bir sistem koymamız lazım. İşin özü bu. “

14 Mayıs tarihinde yapılacak genel seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisi’nin Konya’daki hedefleri ve seçim güvenliğine ilişkin çalışmaları hakkında değerlendirmelerde bulunan Barış Bektaş, “Anket sonuçlarını açıklamak için bir kimlik, künye gerektiriyor. Şu an benim böyle bir kimliğim yok ama biz burada genel bütün anket ortalamalarında bizim Konya’ da ikinci parti çıktığımız söyleyebilirim. Biz ilk seçimde Konya’ da birinci olacağız demek çok gerçekçi bir söylem olmaz. Çünkü Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 10 milletvekili var Konya’da ama bunun önemli oranda azalacağını, bu boşlukların Millet İttifakı bileşenleri tarafından doldurulacağını gördüğümüz bir seçim yaşayacağız ve güzel sonuçlar elde edeceğiz. 

Seçim güvenliğiyle ilgili hukukçu olduğum için seçim güvenliğinde en başta şunu biliyoruz seçim hukuku şekli bir hukuk, adaleti arayan bir hukuk sistemi değil. Yani şekli bir hukuk dediğim ıslak imzalı tutanakları alınmadığı bir durumda seçim hakimlerinin itirazınızı değerlendiremediği bir manzara var. Adaleti sağlama gibi bir güdüsü yoktur. Biz İstanbul seçimlerinde ciddi dersler çıkardık ve ona  göre uzun süredir hazırlıklarımızı devam ettiriyoruz. Bütün imkansızlıklara rağmen ama sizin aracılığınızla ben bir davette bulunmak isterim. Biz sandıklarımızın büyük bir çoğunu %200 oranında doldurduk yani her sandığı yedekli bir  şekilde doldurduk ama yine de yurttaşlarımızdan bir destek bekliyoruz. Kendi ilçelerinde bulunan il ve ilçe başkanlıklarına giderek kendilerini sandıklara yazdırırlarsa en azından boşluk varsa ya da yedek olabilirler onlar bu saatten sonra bu saatte bir boşluk kaldığını sanmıyorum artık çünkü yıllardır bu hazırlığı sürdürüyoruz. Çünkü Konya oy manipülasyonların en yüksek olduğu illerden bir tanesi. Neden ? Alan geniş, sandık sayısı çok ve sandık sayısı da göçmenlerle ve depremden gelenlerle birlikte hızla artıyor. Onlara da uygun oryantasyonu sağlayacak şekilde çalışmalarımıza devam ediyoruz. Zaten partimizin Sayın Onursal Adıgüzel’in başkanlığında oluşturmuş olduğu bir sistemi var ve bu sistem, YSK ya entegre bir sistem. Vatandaşlarımızı buradan uyarıyoruz YSK kesin sonuç verene kadar fiili durum yaratmaya yönelik AK Parti eğlencelerine veya dışarıya çıkıp mitinglerine prim vermesinler. İstanbul’da aynı şeyi denediler. Kazandık şeklinde fiili durum yaratmak istediler ama bizim elimizde ıslak imzalı tutanaklar olacak ve YSK sistemiyle örtülecek farklılık olduğunda zaten biz burada ilçe başkanlarımız itirazlarımızı yapacağız ve onlar değişecek. Bu sistemin bir açığı olmadığını biliyoruz. Vatandaşlar nasıl olsa AK Parti iktidarı her zamanki gibi kazanacak sandıkta hile yapacak diye düşünmesinler. Sandığı bekleyen birileri var kendileri buna katkı sunabilirler. Katkı sunma imkanları yoksa da sağlık problemleri, yaş vesaire oy kullanmaya mutlaka gelsinler. “

Söyleşinin sonunda fırsat eşitliğine, Konya’nın temel problemlerine ve bu problemlerin çözümlerine ilişkin çalışmalarına değinen Bektaş, ”Bir öğretmen çocuğu ve köy çocuğu olarak siyasete beni motive eden olayın kimsesizlerin kimsesi cumhuriyetin yetiştirdiği bir çocuk olmak. Çoğu kişinin hikâyesi benimkine benzer aslında. Türkiye’de yeniler bunu yaşayamadı, bizim kuşakta şunu yaşadık, bir köyden çıkıp Türkiye’nin en iyi okullarında okuyabiliyorduk. Anadolu Liselerinde, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi gibi yerlerde en iyi şekilde okudum ve askeri hakimlik de yaptım. Yani şimdi demek istediğim sıradan yurttaşın her şey olabildiği her yere gelebildiği bu Cumhuriyeti bir de sosyal adaletle taçlandığımız zaman aslında ideal yönetim biçimine, ideale yakın yönetim biçimine ulaşmış oluyorsunuz. Biz bu motivasyonumuzu haklı olduğunu İl Başkanlığı sürecindeki pandemi sürecinde de gördüm. 700.000 ailenin televizyona ulaşamadığını, 3 buçuk milyon ailenin internete bağlantısı olmadığını ve o aileler annesini babasını seçme şansı olmayan o çocukların eğitimde geri kaldığını gördüm. Benim çocuklarım bilgisayardan eğitimlerini tamamladılar. Ama biz hayat görüşü olarak bireysel kurtuluşa inanan bir insanlardan değiliz. Kolektif kurtulacağına inancımız tamdır.

Sayın Genel Başakanımızın da dediği gibi Anadolu’da hiçbir marjinal devirde, herhangi uzaklıktaki bir yerde, hangi coğrafyada olursa olsun ülkemizin hangi bölgesinde olursa olsun hiçbir çocuğun “yatağa aç girmediği, eğitimini alamadığı bir sistemden yararlanamadığı bir düzenin devamını istemiyoruz” Bu sistemi sonlandırmak için siyasete girdim. Milletvekili adaylığımız noktasında da şu mesajı vermek isterim Konyalı hemşerilerime: Biz elbette Türkiye milletvekili diye seçiliyoruz ama Konya Milletvekili olarak seçiliyoruz daha ben teknik bir konumdayken il başkanıyken çok ciddi şeyler yaptım bununla ilgili bilgiler vermek isterim. Doğaya, kadına, hayvana, Cumhuriyet kazanımlarına nereye saldırı olduysa ilk başta giden il başkanı oldum ve Konya ile ilgili iktidar partisinin yapmadığı tarım çalıştaylarını Konya’da gerçekleştirdim. Su ile ilgili odalarla, bütün meslek gruplarıyla kurduğumuz güzel iletişimle emin olun hiçbir yerde bilgi almakta zorluk çekmedik. Çünkü biz kim ne düşünüyor, ne yapıyor diye bakmadık. Memleket hizmetine herkesle iş birliğine açık olduğumuzu il başkanlığımız sürecinde gösterdik. Bu süreçte hazırladığımız su ve tarımın geleceği ile ilgili raporla da belirtmiş olduğumuz üzere Konya’da 4 buçuk milyar metreküp su birikiyor doğal yollarla ama 6 buçuk milyar metreküp tüketiyoruz ki bunun çok daha fazlasını tüketme ihtiyacı var. Tarlaları terk ediyoruz. Ona rağmen fosil kaynaklardan, yeraltı sularından sular çekiliyor ve bu emin olun KOP ile Mavi Tünel ile çözülemeyecek, kapatılmayacak bir fark. Konya‘da büyük ölçüde hepimizin geliri tarıma bağlı. Konya’daki sanayicilerin bile büyük bir kısmının motivasyon kaynağı tarıma bağlı.  Tarımı Konya’daki sanayiyi de oluşturmuş durumda. Bir zenginleşmenin kaynağı olan bir tarım ve bunun devamlılığı ile ilgili hayati bir tehlike var ve emin olun benim kadar bu konuya hassasiyet gösteren yok. Bu konu 13. Cumhurbaşkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun dikkatini çekti. 13. Cumhurbaşkanı Kemal Kılıçdaroğlu buraya Ziraat mühendislerinden, jeoloji mühendislerinden oluşan Okan Gaytancıoğlu ve Orhan Sarıbal başkanlığında ciddi bir heyet gönderdi ve bu heyet ile birlikte biz KOP’la ve DSİ ile görüştük. Bu sadece suyla ilgili yaptığımız işler.

Biz sadece Atatürk’ün yaptığı fabrikaları Cumhuriyet kazanımı olarak görmüyoruz, mesela Seydişehir’deki fabrika Demirel’in zamanında yapılmıştır, bizim siyasi geleneğimizde Demirel zıt bir yerdedir ama bu da bir Cumhuriyet kazanımıydı. Biz Cumhuriyet kazanımları diye total bakarız hepsine. Yine ben kendi dönemimde özelleştirilmesinin durdurulmasına büyük katkı verdiğimi düşündüğüm Ilgın Şeker Fabrikası da Turgut Özal tarafından kazandırılmış bir şeydi. Yani biz bunlara böyle bakıyoruz. Konya’daki doğaya karşı, hayvanlara karşı yapılan her türlü saldırıda ön planda olduk, mücadele ettik ve Konya’nın dertleriyle dertlendik.

Konya çok değer üreten bir yer. Tarımsal değer dışında sanayide de tarıma bağlı sanayide Türkiye’nin ihracatının %70’ini Konya yapıyor. Ama biz bir uluslararası hinterlandı, bir çıkış noktası olan bir limana demiryoluyla bağlı bile değiliz. 20 yıldır bir AKP iktidarı ben Ak Partili yurttaşlarımızın Konyalı hemşerilerimizin dikkatine sunuyorum neden yapmamışlar? 20 yıldır buranın sanayisini niye demiryoluyla Mersin limanına bağlanmadı? Bunların sorulması lazım, bunların yapılması lazım. Biz bu işlere kafa yoracağız. Polemik için, kavga için, gürültü için gelmiyoruz. Düzgün işler yapmak için geliyoruz. Bu hizmetler unutulur hizmetler değil. CHP koalisyonunda milli traktör üretilen bir yer yani bunun sağı solu var mı ya bunlar gurur duyulacak işletmeler. Konya’ya kim hizmet ederse onun peşinde olmamız lazım. Konya’da ölü bir dönem geçti 5 yıl boyunca ben öyle söylüyorum. Konya’nın hiçbir sorununa merhem olunmadığını düşünüyorum. Konya’nın hiçbir şekilde bir dünyadaki gelişmelerden payını almadığını düşünüyorum. Tamamen göstermelik icraatlar var. yönelik ağır bir hamle yok buraya metro mu yapıldı, bir demiryolu mu yapıldı yani bir başkası havzalardan Konya’nın su problemini çözmek için bir şey mi yaptı? kooperatifler mi kuruldu, üreticinin çiftçinin elindeki malların aracıların peşkeş çekmesini önüne mi geçildi ne yapıldı?  Bunları sormak durumundayım. İl başkanıyken birçok günlük vazifemiz olmasına ve profesyonel siyasetçi olmamamıza rağmen bunları yapabiliyorsak, birçok şeye dikkat çekebiliyorsak hiç tevazu göstermemizin gereği yok. En azından 13. Cumhurbaşkanımızın dikkatini Konya’daki su problemine ve bu problemin KOP ile Mavi Tünel ile çözülemeyecek kadar büyük bir problem olduğuna çekmiş bir il başkanıyım ve milletvekili olduğunda daha da ileri daha da büyük işler yapacağıma taahhüdü ile Konya’da güzel işler yapmaya aday olduğum için milletvekili adayı oldum. “