Olay Kanada’da geçer. 

Kahramanı Özbay MELANİA’dır. 

Kardelen çiçeğine benzer çiçek açan ağaçtan bir dal koparır. 

Ardından bir lokantaya girer. Çok geçmeden peşinden bir belediye görevlisi gelir. Kopardığı dal için kendisine ceza kesileceğini söyler. 

Cezası ya hapistir ya da para cezası. 

Para cezasını kabul eder Özbay. 

Kopardığı dal ölçülür. 

40 cm’dir.

Ve 40 $ ceza kesilir.

*** 

Kendi ülkesinde bir ağaçtan koparılan 40 cm dal için 40 $ ceza kesen Kanada’nın 17 şirketi, Türkiye’de maden arama ve çıkarma faaliyetleri sırasında ormanlık alanları yok etmekte, doğayı tahrip etmekte bir mahsur görmez.

Neden?

Çünkü Kanada’daki toplumsal bilinç yok Türkiye’de…

Ülkesinin doğasını, madenlerini koruyacak bir hassasiyeti de… 

 ***

Termik santrallerin kömür ihtiyacı için Akbelen’de ağaçlar kesiliyor. 

Yer altında açılacak galeri yöntemiyle kömür çıkarmak maliyetli olduğu için, ormanlar gözden çıkarılıyor.

Akbelen, Kazdağları ve başka bölgelerdeki yeşili yok ederek maden arama/çıkarma çalışmalarına gösterilen tepkiler çok yöresel…

Toplumsal bir direniş örgütlenemiyor.

Gösterilen yerel tepkiler de devletin kolluk güçlerince bastırılıyor.

 *** 

ANAGOLD…

Kanadalı bir firma…

Nerede?

Erzincan’da… Altın çıkarıyor.

***

1 gr altın için 1 ton toprağın siyanürle ayrıştırılması gerekiyormuş… 

Siyanür nedeniyle akışkanlaşan “zehirli atık” toprak, bir ucu 350 m uzaklıktaki Fırat Nehrine giden derenin kenarına yığılıyor.

***

TMMOB tarafından açılan iptal davalara karşın kapasite artırımına gidiliyor.

Türk Tabipler Birliği: “Kimyasal olan ‘siyanürlü liçleme’ kesinlikle yasaklanmalıdır.” diyor…

Dikkate alınmıyor…

Ve sonunda milyonlarca ton zehirli, akışkan toprak kayıveriyor.

***

Tüm bunlar olmazdan önce Anagold  firması, çevredeki tapulu arazileri de istiyor.

Değerinin kat kat üstünde fiyat veriyor…

Yetmiyor, ikna için tapulu arazilerin sahibi köylüler, Amerika’ya turistik gezilere götürülüyor.

Ve hatta bölgenin bürokratlarını da…

***

Oysa bakın Avrupa Birliği, 2010 yılında üye ülkelerinde siyanürü yasakladı…

Zira Avrupa halklarında yönetimleri etkileyecek örgütsel bir bilinç var.

Olacağı/geleceği öngören bir bilinç…

Ve buradan hareketle ülke siyasetini etkileyen, belirleyen bir bilinç.

Ve gerektiğinde eyleme dönüşen…

Örneğin traktörleriyle Avrupa başkentlerine giden yolları kapayan bir eylemlilik bilinci.

***

Ortalıkta işleyen tam bir “cinayet ekonomisi”dir.

Cinayet ekonomisi…

İnsan kanını paraya çeviren…

Kanla beslenip, büyüyen…

***

Elbette buna izin veren yönetimi/yöneticileri suçlamak en kolayıdır…

Peki ya tüm bunlara sessiz kalan insanımız…

İtiraz etmeyen…

Edemeyen…

Olanı anlamayan…

Anlayamayan…

Sebep-sonuç ilişkisi kuramayan…