Merhaba değerli Konyahaberal okurları. Bu hafta sizlerle paylaşacağım yazı başka bir yazıydı fakat dün Trabzon’da yaşanan utanç verici olaydan sonra bu yazıyı yazıp sizlerle paylaşma gereği hissettim.

Dün gece Türk futbolu, bir kez daha karanlık bir gölge altına girdi. Trabzonspor ve Fenerbahçe arasında oynanan lig maçında yaşanan utanç verici olaylar, sadece sporun ruhunu değil, aynı zamanda toplumun huzurunu da derinden sarsmıştır. Bir futbolsever ve aynı zamanda üzgün bir vatandaş olarak, bu rezaletin ardından futbola dair umutlarımızı kaybetmek üzereyiz.

Taraftar gruplarının arasındaki gerginlik ve rekabet, artık tribünlerde değil, sahada ve sokaklarda kavgaya dönüşüyor. Dün sahada yaşanan olaylarda, futbolcular ve teknik ekip tehlikeli bir şekilde hedef alındı. Bu, sadece futbolun değil, insan hayatının da ciddi şekilde riske atıldığı bir noktadır.

Belki birçokları, "Bu daha önce de oldu, abartmaya gerek yok." diyebilirler. Ancak, şiddetin her seferinde normalleşmesine göz yumarsak, hepimiz suç ortağı oluruz. Futbol sahası, çocuklarımıza sporun değerlerini öğreteceğimiz, dostluğun ve fair-play'in simgesi olmalıdır. Ancak şiddet, bu değerleri yok ediyor ve futbolun ruhunu kirletiyor.

Sporun içinde bulunduğu bu karanlık atmosferden çıkmak için, öncelikle mevcut federasyon yönetiminin değişmesi, olaylara sebebiyet veren şahısların en ağır şekilde cezalandırılması gerekmektedir. Mevcut federasyon yönetimi bu kadar skandalın yaşandığı bir sezonda sorumluluk almaktan kaçınırken çözüm üretmesini beklenemez, sadece olayları geçiştirmekle yetinen federasyon yönetimi derhal değişmelidir. Ülke futboluna değer katma gayesi ile hareket etmesi gereken federasyon yönetimi, attığı her adımda ülke futboluna çok ağır zararlar vermektedir. Dün yaşanan şiddet olaylarından sonra bir açıklama yapmaktan bile aciz olan bir federasyonun, ülke futboluna katabileceği şey kaos ve kalitesizliktir. Mevcut federasyon başkanı yaşanan skandallardan birkaç gün sonra çıkıp yapmacık ve berbat bir oyunculuk içeren açıklamalarına bir yenisini daha eklemeyi planlıyor muhtemelen. Ancak bu seferki lokma çok büyük, sayın başkanın boğazına takılması kuvvetle muhtemeldir. Bu kadar basiretsiz bir federasyon başkan ile Türk Futbolunda hiçbir sorun çözülemez, derhal Türk Futbolu bu başkandan kurtulmalıdır.

Kulüp yönetimlerinin de masum olmadığını ifade etmekte fayda var. Taraftarları geren açıklamalar ile gündemi sık sık meşgul eden yöneticilerin bir an önce silkelenip fair-play ruhuna uygun hareket etmeyi öğrenmeleri gerekmektedir. 

Bu berbat atmosferden kurtulmak için sadece federasyon ve kulüplerin değil, bizlerin de sorumluluk alması gerekiyor. Tribünlerdeki şiddeti kışkırtanlar değil, onu durduranlar öne çıkmalıdır. Sosyal medyada kaostan beslenen, futbol ruhundan bihaber, insanlıktan nasibini alamamış trollerin oluşturduğu algıların önüne geçilmesi ve kargaşa çıkarmaya çalışan bu şahıslar tespit edilerek cezalandırılmalıdır.

Türk futbolu, bu karanlık dönemi geride bırakabilir. Ancak bunun için, hepimizin elini taşın altına koyması gerekiyor. Artık şiddeti değil, sporu konuşalım. Artık düşmanlığı değil, rekabeti yaşayalım. Çünkü gerçek zafer, barış ve kardeşlik içinde olanlara aittir. Fair-play ve hoşgörüyü savunanlar, futbolun gerçek kahramanları olacaktır.

Son olarak, dün sahaya inerek futbolcuların canına kastedenler, ülkemizin saygınlığına da kast etmişleridir. Dün yaşananlar, bir terör örgütünün eylemleri ile neredeyse eşdeğerdir. Bu şahısların gerçekleştirmiş olduğu fiiller halkın galeyana gelmesine sebebiyet verecek niteliktedir. Bu şahısların adalet karşısında hesap vermeleri ve bir ömür boyu futbol sahalarından uzak tutulmaları gerekmektedir. Umarım bu şahıslara gereken yaptırımlar uygulanır.

Haftaya görüşmek üzere…