Son günlerde İsrail-Filistin çatışmasının yeniden alevlenmesiyle birlikte dünya genelinde büyük bir endişe ve tartışma başladı. Bu çatışma, yıllardır süren bir tarihi ve siyasi karmaşıklığın sonucu olarak ortaya çıkıyor ve her iki tarafın da trajik kayıplarıyla sonuçlanıyor. Ancak bu köşe yazısında vurgulanması gereken önemli bir nokta var: Şiddet politik bir araçtır.

Şiddet, güç devşiren, meşruiyet arayan ve görünürlüğünü artırmak isteyenler tarafından kullanılan bir araçtır. Bu, İsrail'in aşırı sağcı gruplarından Hamas'a kadar birçok tarafta gözlemlenen bir durumdur. Şiddeti meşrulaştırmak veya normalleştirmek, sadece bugünü değil, geleceği de tehlikeye atar. Her iki tarafın da geçmişte yaşananları gerekçe göstererek sivil kayıpları meşrulaştırmaya çalışması, sorunun daha da derinleşmesine ve çözüme ulaşmanın daha da zorlaşmasına yol açar.

Kısasa kısas yaklaşımı, çatışmanın kökenlerine inmek ve sorunların temel nedenlerini ele almak yerine, şiddeti yeniden üretme eğilimindedir. Sivil kayıpları önlemek için daha insancıl ve barışçıl yollar bulunmalıdır. İsrail ve Filistin arasındaki çatışmanın çözümü, taraflar arasında diyalog, müzakere ve uluslararası toplumun arabuluculuğuyla mümkün olabilir.

Ancak, bu çatışma sadece İsrail ve Filistin ile sınırlı değil. Dünya genelinde bu tür çatışmaların normalleştirilmesi ve şiddetin savunulması, insanlık için bir tehdit oluşturuyor. Şiddetin meşrulaştırılmasını reddetmek, insanlığın geleceği için bir sorumluluktur.

İsrail-Filistin çatışması, tarihsel, siyasi ve kültürel birçok faktörün etkisi altında olan karmaşık bir sorundur. Ancak şiddetin politik bir araç olarak kullanılmasını eleştirmek ve sivil kayıpların önlenmesi için çaba göstermek, barış ve adil bir çözüm yolunu açabilir. Şiddeti normalleştirmek veya meşrulaştırmak, sadece çatışmayı daha da derinleştirir ve yeni trajedilere yol açar. Bu nedenle, insanlık olarak daha iyi bir yol bulma sorumluluğumuz vardır.

Şiddetin meşrulaştırılmasına karşı çıkmak, bir adım atmak ve insanlığın geleceğine daha iyi bir yön vermeye çalışmak, hepimizin sorumluluğudur. İnsan hayatının değerini anlamak ve barışa doğru adımlar atmaktan kaçınmamız gerektiğini hatırlamak, İsrail-Filistin çatışmasının daha uzun süre devam etmesine izin vermemek için önemlidir. Şiddetin yerine diyalog ve müzakereye odaklanmalıyız, çünkü bu, gerçek ve kalıcı bir barışın temelidir.