Köhnemişlik ve Ben Bilirimcilik,

Dünyanın her yerinde toplumların gelişimini engelleyen kavramların başında gelir. Bir toplumda ortak akıl ile hareket etme ve yeni fikirler üretmek güç bir hal aldığında o toplum gerilemeye başlar ve hızla yıkılmaya yüz tutar.

Bir çoğunuz hayatın çeşitli alanlarında köhnemiş yapılar ile karşılaşmışsınızdır.Köhnemişlik, ortak akıl ile üstesinden gelinebilecek bir durum iken bu köhnemişlikten yarar sağlayan insanların ben bilirimcilik ile bu ortak aklın oluşmasının önüne geçmektedir.

Hızla değişen ve gelişen dünyaya ayak uydurmakta zorluk çeken bu faydasız insanlar, toplum için bir tür parazitten ibarettir. Bu insanlar sabahtan akşama kadar köhnemiş düşüncelerinin kutsallığına kendisini ve çevresini inandırmak için kırk takla atar. Bu parazitler bir noktadan sonra öyle bir hal alırlar ki kendilerini bulundukları toplumdaki insan ve kurumlardan saha üstte görürler. 

Gelin şöyle bir kısa hikaye ile bu durumu özetleyelim:

" Yoksul bir ailenin çocuğu olan bir beyefendi, yıllar boyunca çalışmış,didinmiş ve bir şirket sahibi olmuş. Bu başarısından sonra şirketinin gelecekte de varlığını sürdürmesi ve halkına fayda sağlaması için çeşitli ilkeler belirlemiş. Beyefendi,belirlediği bu ilkeler çerçevesinde şirketini hızla büyütmüş ve tüm ülkede büyük bir takdir toplamış. Tüm bu başarıları elde eden beyefendinin kapısını birgün ecel çalmış ve kocaman bir şirket üç evladına miras olarak kalmış. Evlatları ilk dönemde bu kocaman şirketi babalarının ilkeleri doğrultusunda yönetmeye devam etmişler, hatta bu ilkeleri şirkete ait olan tüm binalara koca koca harfler ile yazdırmışlar ki bütün çalışanlar bu ilkeleri bir an be olsun unutmasın. Fakat zamanla evlatlar, babalarının ilkelerini sadece bir slogan olarak kullanmaya başlamış ve olabildiğince kolay para kazanmak üzerine bir strateji geliştirmişler. Bu düzene alışan evlatların maddi geliri hızla artarken saygınlıkları da aynı hızla azalmış. Şirket büyümüş büyümesine de toplumdaki şirkete olan güven azalmış. Gel zaman git zaman bu koca şirket rahmetli beyefendinin dört torunu tarafından yönetilmeye başlanmış. Torunlardan biri hariç hepsi anne ve babalarından kalan eski düzeni devam ettirmekte kararlıymış.Fakat dedesine benzeyen ve onun ilkelerini gerçekten anlayan en küçük torun buna şiddetle karşı çıkmış. Öncelikle şirketteki sorunları tespit eden bir rapor hazırlamış ve bu rapor doğrultusunda çözümler önermiş. Bu öneriler köhnemiş ve çıkarcı diğer hissederlar tarafından biz daha iyisini biliriz zihniyeti ile reddedilmiş. Bu mücadelesine yıllarca devam eden bu azimli genç en sonunda köhnemiş zihniyete yenik düşmüş ve  elini eteğini tüm işlerden çekmiş, uzun yıllara şirkette bir daha uğramamış. Bu süreçte şirket gelişen ve değişen dünyaya ayak uydurmakta zorluk çekmeye başlamış,hızla batma noktasına gelmiş. Şirket içindeki zihniyet o kadar köhnemiş bir halle gelmiş ki çalışanlar bu yapı içinde asgari düzeyde dahi emek vermemeye başlamış.Şirketin bu hızlı düşüşü karşısında yönetim küçük torunu  tekrar dönmeye ikna etme kararı almış, bu ata yadigarı şirketin batmasına gönlü razı gelemeyen küçük torun,  bir hafta boyunca şirkete farklı kılıklarda gelerek çalışanları izleyip bir yol haritası çizemek şartıyla bu teklifi kabul etmiş. Bu bir hafta boyunca şirketteki her çalışanı izleyen torun,bir haftanın sonuda tüm yönetimi bir toplantıya davet etmiş.

Toplantı esnasında merakla kendisini izleyen kuzenlerine "Bir evrakı dahi kaşelemekten imtina eden,rahmetli dedemin ilkelerini sadece slogan olarak kabul eden çalışanlarınızın ve sizlerin bu köhnemiş zihniyetiniz varlığı bu şireketin sonunu getirmiştir. Sizler, ben bilirimcilik oynayarak köhne zihniyetinizi kutsallaştırmaya devam ederken bu şirket çoktan yok olmaya yüz tutmuş, bu saatten sonra yapabilecek tek şey şirketin kapısına kilit vurmak" diyerek odadan çıkmış.Gerçekten de yenilenme çabalarına rağmen şirket kısa sürede batmış ve tamamen kapatılmıştır. Büyük emekler ile açtığı şirketin ve bu şirketin devamlılığı için ilkeler belirlemiş olan beyefendinin artık geriye sadece efsane gibi anlatılan başarı hikayesi kalmıştır." 

Evet sevgili okurlar bence bu kurgulanmış hikayedeki olayların benzerlerine defalarca rastlamışsınızdır.Köhnemişlikle her şartta savaşmazsak,elimizdeki değerler manasını kaybedecek ve tamamen yok olacaktır.

Lütfen köhnemiş bir zihniyet ile hareket eden kim olursa olsun karşında durmayı kendinize görev edinin.

Haftaya görüşmek üzere..