İnsanların daha müreffeh ve sosyal ihtiyaçlarını tam anlamıyla giderebildiği bir hayat için “para “ herkes tarafından kabul gören bir gereksinimdir. Kuşkusuz hep sohbet arasında paranın ne kadar önemli olduğu konusu açıldığında birçoğumuz aslında o kadar önemli olmadığını, önemli olanın sağlık ve huzur olduğunu, paranın bir amaç değil bir araç olduğunu dile getiririz, muhakkak ki sağlık ve huzur önemlidir fakat “para” yokluğunun insanı bir nebze tedirgin ve hayata karşı dirençsiz kıldığı aşikârdır.

Dünya üzerinde bulunan her insan şans oyunları,  spor bahisleri ve at yarışlarından bir gün o hayal ettiği ikramiyeyi alacağını ve zengin olacağını düşünmektedir, bunun ile alakalı olasılık hesaplama robotları bile oluşturulmuştur. Bu robotlardan yapılan hesaplamalar dahi olasılığın bir hayli düşük olduğunu göstermektedir.

Para üzerine yıllarca atasözleri, deyimler dile getirilmiş, üzerine şiirler ve şarkılar yazılmıştır,   hep başköşeye oturtulmuştur.  Hatta son yıllarda sosyal medya hesaplarında motivasyon ve girişimcilik adı altında gençlere yönelik para kazanmanın yolları , bu başarı yolunda pes edilmemesine yönelik umut kaynağı paylaşımlar yapılmaktadır. Bu paylaşımlar başarılı olmak için önce istemenin gerekliliğini savunur, başarıları olan belirli bir kesimin söyleşi ve biyografileri ile de bu paylaşımlarını  desteklemektedirler. Fakat bu kadar göreceli olan başarı kavramına herkes sahip olacak diye bir durum var mıdır?  Örneğin” paylaşmaya değer bilgiler” adı altında ilham veren konuşmalar yapan başarılı TEDx konuşmacıları , yüzdelik dilimde ne kadar bir yer kaplıyor?

Filmlere dahi konu olan para mı aşk mı? Para mı sağlık mı? Kıyaslamalarından dahi başarılı bir puan ile ayrılan paranın fani ömrümüzde hatırı sayılır olan yeri yadsınamaz.  Özellikle izlediğim bir dizide de bahsi geçen ve ilgimi çektiğim bir isimden bahsetmek istiyorum sizlere.   Kolay yoldan para kazanmak ister misin? sorusuyla Dünyada dolandırıcılara ve fırsatçılara öncü olan Charles Ponzi’ nin zengin olma yolunda ilerleyen öyküsüne bir göz atalım.

Durumu iyi olmayan bir ailede Dünyaya gelen İtalyan Charles Ponzi 1900’lü yılların başında zengin olma hayaliyle İtalya’dan Amerika ülkesine yerleşti. Nasıl kolay yoldan para kazanırım diye fikirlerin havada uçuştuğu esnada aklına gelen bir dolandırıcılık sistemi onu hayallerine yaklaştıracaktı.  İlk etapta kandıracağı kişileri yüksek getiri ve yatırılan paranın hızlı olarak geri dönüşü vaadi ile kendisine çektiği, yatırımcılarının paralarını süratle alarak sistemine dahil ettiği bilinmektedir. Sistem işleyişinin istikrarlı ve hiçbir aksaklığa mahal vermeyecek şekilde sürdürülmesi için yatırılan paraların çok küçük bir kısmı ile her hafta veya her ay yatırımcılara temettü ödemeleri gerçekleştirerek olası söylentilerin de önüne geçmiştir. Sürekli büyümekte olduğunu hisseden yatırımcılar için ise bu kaçırılmaz bir fırsattır.

Ponzi’ nin oluşturduğu Sistemin devam etmesi için sonsuza kadar yeni yatırımcıların eklenmesi gerekiyordu.  Güven unsurunun sarsılması ile yatırımcılarının ayrılmak ve paralarını  geri çekmek istediğini gören Ponzi, yarattığı sistemin hezimete uğraması ile  dolandırıcılıktan tutuklandı ve öldüğünde cebinde sadece 75 doları vardı. Evet, Ponzi bir fitili ateşledi fakat bilinen tek bir gerçek vardı ki sisteme ilk girenler harici kimse kazanamadı. Daha sonrasında ise kendisini sefil bir hayatın içerisinde buldu, geriye bıraktığı tek miras olan bu sistem, ülkemizde ve diğer ülkelerde adından çok söz ettirecek bir dolandırıcılık sistemi olarak tarihe geçti.  Şuana kadar sayısız insanın, geleceğini teminat altına almak için gerçekleştirdiği birikimlerin, belki de çok zor şartlarda alın teri dökerek kazanılan paraların kaybedilmesine Ponzi sistemi ve benzerleri neden olmuştur.

Peki bu sistem içerisinde dahil olan insanlar belli bir eğitim seviyesi altında insanlar mıydı? Tabii ki de değildi, eğitim seviyesi ile alakalı bir durum değildi elbet, sadece daha kolay yoldan ulaşabileceğini düşündüğü bir refah seviyesine neden daha fazla yol katederek gitmesi gerektiğine ilişkin yaptığı analizde tercihini kolay  yönden kılan insanlardı.

TBMM Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonunda ( KİT) ,milletvekillerine sanal kumar ile ilgili sunum yapıldığında 25 binin üzerinde sitede yasa dışı bahis oynatıldığı konusuna değinilmiştir. Kapatılması ile birlikte dakikalar geçtikten sonra farklı bir isim ile tuzağına devam eden bu siteler hakkında yeterli önlemler hala alınabilmiş değil. Ülkemizde özellikle de yaşı genç arkadaşlarımızdan oluşan bir zümrenin her sene ciddi miktarlarda bu sonu olmayan anlık heves batağına düştüğünü görüyoruz.

Son dönemlerde Dünyada olduğu gibi ülkemizde de popülaritesini giderek arttırmaya devam eden kripto para piyasası da değindiğimiz bilgileri destekler niteliktedir. Bunlar arasında ilk olması ve mevcut hacimi itibariyle ilk akla “Bitcoin” gelmektedir. Hızla gelişen teknoloji dünyasında kripto paranın varlığı daha yüksek güvenlik, daha hızlı para dolaşımı açısından fayda sağlayacaktır, fakat tamamen daha hızlı para kazanma amacı güderek eş, dost tavsiyesi ile amatör yatırımlarda bulunmak ne kadar verimli olacaktır, tartışılır.

  İnsanlık tarihi boyunca kolay para kazanmak isteyen insanlar hep vardı hep var olmaya da devam edecek. Eskilerin devamlı nasihatlerinde bize aktarmak istediği gibi en hayırlı kazanç alın teri, insanın kendi gücü ile olan kazançtır. Daha bereketli ve istikrarlı akışı olan bu kazançlara yönelmesi daha gerçekçi bir yaklaşım olacaktır.  Para ve başarıdan önce önemli olanın kendi mutluluğumuzun olduğunu hatırlatarak, kıymetli oyuncu, yönetmen ve aynı zamanda  şair olan Yılmaz Erdoğan’ın katıldığı bir programda dile getirdiği  “başarı mutluluk getirmiyor olsa olsa mutluluk başarı getiriyor, çünkü mutlu olmak başarmak demektir.  Yoksul ile zengin arasında bir denge var Yoksa çok, çoksa yok, paranın mutluluk getirmemesi gibi başarının da öyle bir şey olduğunu, hatta başarıya tutsak olmanın ciddi bir tutsaklık olduğunu düşünüyorum.”  söylemi ile de yazımı noktalandırmak istiyorum.

Haftaya görüşmek üzere…