Nezaket, hiçbir menfaat beklemeden karşısında bulunan insana onu düşündüğünü, ilgi gösterdiğini ve ona karşı cömert olacağına ilişkin yapılan eylemler bütünüdür.

Öz değeri yüksek kişiler empati yeteneği sayesinde kendisine nasıl davranılması gerekiyorsa o şekilde davranarak toplumda bir saygı ve değer ile taçlandırılır. Bu kişiler kendi hatalarının ve başkalarının hatalarının farkında olduğu için beşer olmanın rolüne uygun olarak hareket eder, hayata kendi gözlerinin yanında başkalarının gözlerinden de bakabilmek gibi çok büyük bir şansa da sahip olur.

Gündelik hayatımızda birçoğumuz problemli, karamsar, huzursuz ve sağlık problemlerinin olduğu günlerden geçebiliyoruz. Bu fani Dünya içerisinde yer alan dertler ve kötülüklerden sonra insanı bir nebze rahatlatacak bir yaşam ortamında bulunmak istiyoruz. Özellikle de bencil ve saygısızca bir davranış ile karşılaştığımızda bu yaşadığımız gerginlik daha da artabiliyor. Bu nedenle nezaketin önemini daha da iyi anlıyoruz.  Nezaketli olduğumuzda karşımızdaki kişinin o gün kötü bir  durum ile karşı karşıya olduğunu bilmesek de ona karşı olan yaklaşımımız neticesinde belki de  farkında olmadan   duygu durumunun daha da kötü olmasını önleyebiliyoruz.

 Nezaket dilini hayatımıza adapte ettiğimiz zamanlar da mümkün oluyor.  Çoğumuz gün içerisinde selam alıp -veriyor,  hal hatır sorup, üzgün, umutsuz bir ifadeye sahip birilerini gördüğümüzde ne olduğunu ve  onlar için yapabileceğimiz birşeylerin olup olmadığını soruyoruz, bunlar kaybetmememiz gereken müspet davranışlardır.

Nezaketin samimiyet ile eylemlere yansıması insanlar üzerinde çok olumlu bir intiba bırakır.  Samimi olarak topluma yansıttığımız, onlar üzerinde olumlu bir sonuç getiren her eylem fikrimce bir nezaket kuralıdır. Bu şekilde yaklaşımımız karşımızdaki insanın bize karşı yaklaşımını ve düşüncelerimize olan bakış açısını değiştirecektir.

Nezaket ile hoşgörü kavramları iç içedir. Uyumlu olmanın, tahammülü yüksek bireyler olmanın, affedici olmanın insanlarla iletişim kurmak açısından güçlülük yarattığı bir gerçektir.  Üstünlük sağlamak ve aşağılayıcı davranmanın bir toplumu ileriye götürmeyeceği ve karşınızda bulunan kişiye zül olacağı apaçık ortadadır.

Nezaket sadece başkaları için kendinden ödün vermek gibi algılanmamalı öncelik olarak kendimize saygı duyduğumuz ve sınırlarımızı belirlediğimiz zaman gerisinin kendiliğinden  geleceğini düşünmekteyim.

Nezaket kuralları , toplum içerisinde süregelen  yazılı olmayan kurallardır. İlkokul düzeyinde olan ,aldığı eğitimi daha iyi bir şekilde özümseyebildiği yıllarda öğrencilere aktarılan nezaket kurallarının neler olduğunu kısaca bir hatırlayalım …

Ön yargılı olmamak, küçüğümüze karşı sevgili, büyüklerimize karşı saygılı olmak, kötü bir davranış gerçekleştirdiysek özür dilemek, karşımızda bulunan insana kötü söz ve davranışlarda bulunmamak vs. olarak sıralanabilir.

Fakat bütün eğitim, öğretim hayatı boyunca öğretilen bu kurallar yerine dikkatsiz bir şekilde savruk cümleler kullanmak, bir toplumu küçük düşüren davranışlarda bulunmak ne yazık ki  ülkemiz üzerinde daha çok prim yapıyor.  Toplumumuzda nezaket, dile getirildiğinde kabullenilmese de bir zayıflık durumu olarak görülür. Bu durum hâlâ nezaketi daha çok kadınlara özgü gören eril yaklaşımın düşüncesidir.

Dünya üzerinde nezaketli olduğunu düşünen insanın bile bazı olaylar karşısında olan sert, kaba tutumu hem kendisini hem bizleri şaşırtabilir tabi doğal olarak kimse medeniyet timsali değildir bahsettiklerimiz eylemlerimize yansımayıp arada bir sekteye uğrasa da nezaketli olmaktan bugüne kadar kaybeden kimse olmamıştır. Kaybettiğimiz hissine kapıldığımız günlerde ise sabırlı olup zamanın neler getirip neler götüreceğini büyük bir vakurluk ile bekleyelim.

Bütün insanlar saygı gösterilmeyi hak eder, nezaket bir güçsüzlük gösterisi değildir aksine duygusal olgunluk ve psikolojik sorunlardan arınmışlıktır. Kanaatimce kendine güveni ve saygısı olan insanlar nezaket sahibidir. Nezaketin toplum yaşayışında koordinasyon sağladığı günlerde bir arada ve mutlu olalım. Haftaya görüşmek üzere…

İyi niyet, gül bahçesine benzer. Ey kardeşlerim! Sen tepeden tırnağa kadar düşüncesin. Gerisi kemikler ve dokulardan ibarettir. Eğer düşüncelerin gül gibiyse baştan aşağı bir gül bahçesisin; şayet diken gibiyse sen de bir diken bahçesindesin.

                                                                               Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî