Deva Partisi Konya kurucu il başkanı ve milletvekili adayı Dr. Seyit Karaca, “Ülkenin yarınları daha önemli. Biz, eğer siyaseti çocuklarımız ve torunlarımız için hazırlayacağımız Türkiye adına yapıyor isek, bu noktada ben merkezli bir yaklaşım doğru olmaz. O nedenle; biz bu çerçevede Millet İttifakı'na, il teşkilatımız ve ilçe teşkilatlarımız olarak, elimizden gelen katkıyı vermeliyiz" dedi.

"Bu seçime, mecburiyetler seçimi diyorum."

Karaca; "14 Mayıs Pazar günü yapılacak olan seçimleri, ülkemiz açısından mecburiyetler seçimi diye nitelendiriyorum. Niye mecburiyetler seçimi? Çünkü ülkedeki mevcut uygulanan yönetim sistemi itibariyle, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin dayattığı bir 50 + 1 çoğunluk elde etme konusu var Cumhurbaşkanı seçiminde. Dolayısıyla bu 50+ 1'i sağlamak ve temin etmek adına da siyasi partilerin öncelikle kendilerine güvenmediklerini görüyoruz. Buna Ak Partisi'nden, Deva Partisi'ne kadar, tüm partiler dahil. AK Parti 2018 seçimlerinde, kendine güvenmediği için yıllarca birbirlerine hakaret eden iki lider olan AK Parti ve MHP, bir araya gelip, daha sonra da Büyük Birlik Partisi'nin katılımıyla şu an iktidar bloğunu ağırlıklı olarak oluşturuyorlar resmen. Bu çerçevede mevcut iktidar bloğunun karşısında siyaset yapan muhalefet de,  yine kendine olan güvensizlik nedeniyle mecburen bir araya gelme zorunluluğu hissetti. Bu çerçevede mecburiyetler seçimi diyorum ben bu seçime. Dolayısıyla bu mecburiyetler seçimi sürecinde 14 Mayıs'a gelene kadar bizim tarafta, muhalefet tarafında bildiğiniz gibi birtakım süreçler işledi" dedi.

"Hedefleri tutmadı"

Deva Partisi Konya kurucu il başkanı ve milletvekili adayı Dr. Seyit Karaca; "Bu süreçten en başta geleni bir altılı masa süreci.  Altılı masa, başlangıçta millet ittifakı değildi. Altılı masa; güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişi, ülkeyi bu 50 + 1 mecburiyetinden zorunluluğundan kurtarma adına oluşturulmuştur. Partilerin centilmence sahada yarışarak, en çok oyu alan partinin, en çok milletvekili çıkaran partinin hükümeti kurup gerekirse buna meclis içerisindeki arayışlarıyla ve ilave partilerle bugün Batı'da örneklerini gördüğümüz gibi kişi başı milli gelirleri 25, 30.000, 40.000 dolarlar olan Avrupa ülkelerini; üçlü, dörtlü, beşli neredeyse bazı ülkelerde koalisyonlar yönetiyor, en az 2 parçalı olmak üzere.  Bu çerçevede, seçim öncesi bir ittifaktan ziyade, güçlenen parlamenter sınavı geçtikten sonra seçimden sonra yapılacak iş birliklerinde ülkeyi yönetmenin daha makul, daha doğru olduğu düşüncesiyle güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişi hedefleyen bir altılı masa çalışması başlamıştır. Bunda sayın Genel Başkanımız  Mustafa Yeneroğlu'nun verdiği talimatla ortaya çıkan demokratik parlamenter sisteme geçiş, eylem planımız temelinde bir çalışma yürüttü ve geçtiğimiz yıl 28 Şubat'ta parlamenter sisteme geçiş, eylem planı anayasa değişiklikleri ve kanun değişikliklerini de ön görecek şekilde net bir şekilde vatandaşımızın huzuruna çıkarıldı ve vatandaşımıza anlatıldı. Bunun akabinde yine aynı zorunluluklar ve sıkıntılar nedeniyle, altılı masanın Millet İttifakı'na dönüşmesi mümkün müdür, değil midir anlamında yine ülkenin yarınına dair, bu masada bir mutabakat arayalım. İnsanımıza dokunan her alan için; sağlığından, eğitimine; ticaretinden,  gençliğe, kadına her alanda tarıma, hayvancılığa bir mutabakat arayalım. Bakalım o zaman ortak ve politika metni oluşturabilir miyiz? Ola ki yarın seçim oldu, bu seçimde eğer bir ittifak modeliyle gidilir ise, bu seçimde her parti kendi programından kendi programıyla bağımsız bir şekilde çalışma yapacağına mutabık kalınan noktalarda bir ortak politikayla çalışabilir miyiz, yürüyebilir miyiz ve ülkeyi bu ortak politikalar metninde yarına taşıyabilir miyiz anlamındaki müzakereler çerçevesinde bildiğiniz gibi Millet İttifakı'na dönüşen ve sonrasında da yaklaşık 250 sayfalık 2.300 eylem planından oluşan ve her alanda insan hayatının her alanını kuşatan ciddi bir ortak politikalar mutabakat metni çıktı.  Bunu şöyle tasvir ediyoruz. Bu 6 parti için, zaman zaman itibarsızlaştırma adına, iktidar bloğu 5 benzemez veya 6 benzemez gibi laflar kullandı. Biz şuna inanıyoruz bu ülkede yaşayan her insan dil, dili, ırkı cinsi ne olursa olsun bu ülkenin vatandaşları ve değerlidir, Dolayısıyla, o insanların siyasi görüşlerini ifade alanı olarak oldukları siyasi partilerle oturup o ülke insanı için mutlaka ülkenin geleceğine dair birtakım planlamalar, programlar yapmak zorundadır. Ülkenin geçmişini tartışmanın kimseye bir faydası yok. Geçmişten önemli olan ders çıkarmak, geçmişte yapılan yanlışları bir daha yapmamak adına o dersle beraber geleceğe dair bir plan program içerisinde olduk. Bazen bu plan program sadece lafta da kalabilir. Bugün mevcut Cumhur İttifakı'nın  2023 için açıkladıkları hedefleri bakarsanız, ben biraz daha ironik bir şekilde mevcut iktidarın 2023 hedeflerinden sadece gerçekleşen 2023'e gelmiş olması. Onun dışında hiçbir hedef maalesef tutmadı, hiçbir öngörü tutmadı. Her yıl Merkez Bankası'nı, her yıl ülkenin maliyesini idare eden kurumları oluşturmaya çalıştılar ve yaptıkları tek şey hedefleri revize edip o hedefledikleri ve yukarıya koydukları çıtayı her revizyonda biraz daha aşağı indirmeleri biraz daha aşağı çekmeleri" dedi.

Bir diğer mesele mülakat meselesi

Karaca, "Geldiğimiz noktada uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının ekonomik anlamda güvenmedi. Yatırım yapılamayan ülkeler statüsünde yer alan bugün çarşıya pazara çıktığınızda da domatesi 30 liraya 35 liraya, soğanı 30 liraya 35 liraya alıyoruz. 2 buçuk 3 liraya yaklaşan yumurta örneğinde olduğu gibi mutfakta ciddi anlamda yangının olduğu, bunun ötesinde işsizliğin had safhada olduğu milyonlarca genç ve bunun da önemli bir kısmı beyaz yakalı diyebileceğimiz üniversite mezunu gençlerimiz, bazıları 2 lisans mezunu olarak geleceğe dair bir sürü endişelerle hayatlarını idame ettiriyorlar.  Tüm bu olumsuz negatif ekonomi tablosunun üstüne -60-65 milyar dolarlık merkez bankası döviz rezervinin olduğu bu ortamda bir de maalesef 6 Şubat sabahı Türkiye'nin uyandığı 11  ilimizde bizi korkunç bir tabloyla  karşı karşıya bırakan deprem afeti yaşandı. Bu deprem afetin tablosunun da bugün 100 milyar dolardan aşağı olmayacağı ifade ediliyor ülke ekonomisine. Tüm bunları değerleri toplarsak ülkenin yarınına dair mutabık kalmanın; yarına dair bir araya gelip kafa patlamanın, bir araya gelip bir proje ortaya koymanın ne kadar kıymetli olduğu aşikar. Dolayısıyla ortak politikalar metni bu anlamda Millet İttifakı'nın seçimleri kazandıktan sonra oluşturacağı hükümetin aynı zamanda hükümet programı. Bazı eleştiriler var Cumhuriyet Halk Partisi'nin mevcut iktidar tarafından aleyhinde oluşturulan algıya dair muhafazakar seçmende bir takım vehimler, birtakım korkular üretilerek şimdi propaganda yapılmaya çalışılıyor. Benim buna cevabım şu, bir defa sayın Kemal Kılıçdaroğlu önceki yapılan süreçler çerçevesinde yapılan açıklamalarla aday olarak belirlendiğinde yanında bizim genel başkanımızın da içinde olduğu Cumhurbaşkanı yardımcılığı sistemiyle ülkeyi yönetecek. Cumhurbaşkanı adayının belirlendiği toplantının sonrasında yayınlanan mütabakatın birinci maddesi zaten güçlendirilmiş parlamenter sistem modeli gibi yönetmek ülkeyi. Bu anayasal yetkilerle seçilmiş bir Cumhurbaşkanı için elbette kolay bir şey değil bundan feragat etmek bu yetkilerini kullanmayacağım ben ve bu yetkileri diğer parti liderleriyle ortak müşterek ortak akla dayalı bir yönetim modeliyle geleceğini taşıyacağım diyebilmek bu feragat fedakarlık kolay bir şey değil. O nedenle bu metnin zaten birinci maddesi. İkinci maddesi vakit geçirmeden meclis tablosunun elverdiği süreçler neyi gerektiriyorsa bu referandum olur veya meclise doğrudan anayasa değişikliği olur gibi neyi gerektiriyorsa vakit kaybetmeden güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş öngörüyor. Bu ilk iki maddeyi çok önemsiyorum, ondan sonrakiler zaten teferruat. Artılar ile ilgili milletvekili dağılımına göre, bakanlık veyahutta  iki belediye başkanının Cumhurbaşkanı uygun gördüğü süreçte, Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak sisteme dahil olmalarını  teferruat olarak görüyorum; ama bu iki maddeyi oldukça önemsiyorum. Dolayısıyla bu şekilde bir süreçle bu şekilde bir olgunlaşmayla Millet İttifakı yola koyulmuş oldu. Bunun karşısında da Cumhur İttifakı'nın geçtiğimiz günlerde açıklanan hükümet programı diyebileceğimiz, aynı bizim gibi vizyon belgesi olan geleceğe dair  faaliyetler bütünü diyebileceğimiz şeylere baktığınız zaman da zaten önemli bir kısmının sanki kopyala yapıştır modeliyle Millet İttifakı'nın programından alıntılar çevirdiğini görüyoruz. En basit vermem gereken örnek mülakat meselesi. Bu aynı şekilde Millet İttifakı'nın diğer bileşenleri tarafından da benimsendiği için ortak politikalar mütabakat metnine giren açıkladığımız husustu. Şimdi bakıyoruz mülakat kalkacağız diyor sayın Cumhurbaşkanı metnin tamamına şöyle baktığınız zaman iktidarda başka birileri var, örneğin işte iktidarda millet ittifakı var sanki ve mevcut iktidar bloğu da 14 Mayıs seçimlerinde vatandaşımızın teveccühüyle eğer iktidar olurlarsa iktidarı millet ittifakından devralacaklar ve bu eylemleri hayata geçirecekler. Hep genel başkanımız birçok konuda söylemiştir elimizi kolunuzu bağlayan var elimizi kolunuzu tutan var gelin yapın" diye belirtti.

"Elinizi,kolunuzu tutan mı var ?"

 Karaca, Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin biliyorsunuz en önemli vasfı tek imzayla bir kişinin her şeye karar veriyor olabilmesi. Bu hastalıklı bir durum doğru bir durum değil yanlış bir durum yönetim sistemi açısından diye itirazlarımız nedeniyle biz güçlendirilmiş parlamenter sistemi hayata geçirmeyi hedefliyoruz. Ama madem ki cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin faziletlerinden bahsediyorsunuz işte güçlü tek imzayla halleedebileceğiniz bir sürü problem ortada siz de bunları tespit etmişsiniz ve bunları çözeceğiz diye de beyanname yayınlıyorsunuz. Elinizi, kolunuzu tutan mı var 14 mayıs'a kadar neyi bekliyorsunuz? Örneğin bugün resmi gazetede yayımlanacak bir kanun hükmünde kararnameyle tek imzayla bundan sonra kamu kurumlarında işe alımlarda mülakat diye bir şey yoktur kaldırdım niye demiyorsunuz?  Tamamen bu yine popülist yaklaşımlarla popülist oynayan bir süreci orada görüyoruz. Tabii ki bahsettiğimiz güçlendirilmiş parlamenter sistemine geçiş konusunda da nasıl yapılacağına baktığınızda parlamentoda çoğunluğu elde etmek zorundasınız. Evet Cumhurbaşkanı hükümet sistemi çerçevesinde seçilen Cumhurbaşkanı yürütmenin başı olarak bakanları oluşturacak ve o ülkeyi idare etmeye başlayacak ama güçlendirilmiş parlamenter sistemin geçiş cumhurbaşkanının elinde olan bir husus değil. Belli noktalarda engelleyici rolleri var ama bu tarafta asıl bu konuda adım atması gereken, bu konuda işin gereğini yapması gereken Türkiye Büyük Millet meclisi. Öyle olunca da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 600 milletvekilinin yüzde kaçının bu konuya  evet diyeceği yani millet ittifakı bileşenlerinden oluştuğu önemli. O nedenle maksimum milletvekili çıkarmak adına millet ittifakı yaklaşık bir aydır ortak listeyle mi girilsin, tek listeyle mi girilsin yoksa millet ittifakı parantezinde her parti kendi logolarıyla  mı girsin noktasında bir çalışma yürütmekteydi.  Biz daha önce genel başkanımız kendi logomuzla seçime gireceğiz diye açıklama yapmış olmasına rağmen yine belirttiğim ülkenin yarınına dair endişelerimiz nedeniyle bu açıklamamızdan da feragat ve fedakarlık ederek gelinen süreçte millet ittifakı içerisindeki iki parti listesinden seçime girilmesi noktasında bir sürece gelindi. gönül arzu ederdi ki altı parti ama tek listeden ve il bazlı değerlendirmelerle hangi ilin dokusuna hangi parti listesinden girmek daha uygunsa bu çerçevede bir belirleme yapılarak seçime girilmesi açıkçası bizim gönlümüzden geçendi. Ama daralan takvim sıkışık takvim nedeniyle de bu anlamda genel merkezlerden anladığım kadarıyla çok fazla müzakere şansı müzakere imkanı olmadı ve gelinen noktada konya'da ilimiz için konuşmak gerekirse konya'da Cumhuriyet Halk Partisi listelerinden seçime girileceği noktasında bir karara varıldı ve yine Türkiye geneli bir değerlendirme içerisinde de konya'dan sadece Cumhuriyet Halk Partisi ve Gelecek Partisi kurmaylarının içinde olduğu bir liste ortaya geldi. Bu çerçevede 2 buçuk yıldır saha çalışmaları yapan teşkilatlanması anlamında 31 ilçenin 25-26'sında teşkilatlanmasını yapmış bir il başkanı olarak elbette hem teşkilat mensuplarımızın hem bizim gönlümüz Deva Partisi adaylarının da o listede olmasıydı; ama tekrar söylüyorum, vurguluyorum ülkenin yarınları daha önemli" dedi.

"Ortak akılla gereğini yapacağız"

Karaca, son sözlerinde; "Biz siyaseti eğer çocuklarımız ve torunlarımız için hazırlayacağımız Türkiye adına yapıyor isek bu noktada ben merkezli bir yaklaşım çok doğru olmaz; o nedenle biz bu çerçevede Millet İttifakı'na il teşkilatımız olarak ilçe teşkilatlarımız olarak elimizden gelen katkıyı verip Konya'dan da Millet İttifakı'nın maksimum milletvekiliyle Ankara'da temsil edilmesi noktasında elimizden gelen gayreti göstermek amacındayız, düşüncesindeyiz ve bu çerçevede yapılacak Konya'daki ortak çalışmaların tamamında Deva Partisi Konya il teşkilatı olarak yer alma kararındayız. Bu dediğimiz gibi ben merkezli düşünceden biz ülkenin geleceği esas alınarak yapılması gereken düşüncenin de bir sonucu bir gereği. O noktada biz 14 Mayıs seçimlerinin hem ilimiz hem ülkemiz için hayırlı bir sonuçla neticeleneceği ve millet ittifakı'nın parlamento sandığında sayın Cumhurbaşkanı adayı Kemal kılıçdaroğlu'nu da Cumhurbaşkanlığı sandığında seçimi kazanarak ülkeyi daha güzel yarınlara hazırlama noktasında el birliğiyle ortak akılla hep beraber gereğini yapacağına inanıyoruz" dedi.