Ülkemiz önemli bir seçim dönemi geçirdi ve bu seçim döneminin ardından ülkenin gündemini seçimi kaybeden taraf olan Kemal Kılıçdaroğlu ve Cumhuriyet Halk Partisi'ne yönelik eleştiriler meşgul etmeye başladı.

Bu yazıda kendi bakış açıma göre süreç boyunca muhalefetin eksik kaldığı konulara değineceğim. Öncelikle dikkatimi çeken nokta, muhalefet partilerinin teşkilatlarının adeta seçimi kazanmak garantilenmiş gibi hareket etmeleriydi. Süreç boyunca seçmene ulaşma çabaları minimum seviyede kaldı.

Seçim sürecinde muhalefet partilerinin teşkilatlarının seçmenle daha etkili iletişim kurması ve onların sorunlarına daha fazla odaklanması gerektiği düşüncesi hakimdi. Ancak  bu beklenti karşılanamadı. Muhalefetin seçmenin nabzını tutma, ihtiyaçlarını anlama ve çözüm önerileri sunma konularında eksiklikleri göze çarptı. Bu durum, muhalefet partilerinin seçmen nezdindeki güvenilirliklerini zayıflattı ve sonuç olarak seçim sürecinde beklenen etkiyi yaratamadılar. Seçim süreçlerinde, teşkilatların saha çalışmaları yapması büyük bir öneme sahiptir. Saha çalışmaları, partilerin seçmenle doğrudan etkileşim kurarak, onların sorunlarını dinleme ve çözüm önerileri sunma fırsatı yakalamasını sağlar. Bu çalışmalar, seçmenin güvenini kazanmak, partinin politikalarını ve projelerini doğrudan aktarmak için ideal bir platform sunar. Saha çalışmaları aynı zamanda seçmenin nabzını tutma ve değişen ihtiyaçlarını anlama konusunda da çok değerlidir. Teşkilatlar, kapı kapı dolaşarak seçmenlere ulaşabilir, mahalle toplantıları düzenleyebilir, mitingler düzenleyebilir ve halkın karşılaştığı sorunları yerinde tespit edebilir. Bu şekilde, teşkilatlar seçmenlerin günlük hayatlarına dokunarak, onların gerçek sorunlarına duyarlılık gösterir ve çözüm odaklı politikalar sunar. Saha çalışmaları, demokratik süreçte aktif vatandaşlık ve seçmenin katılımını teşvik etmek için vazgeçilmez bir araçtır. 

Muhalefetin bu konuda eksik kalmış olması avantajlı başladıkları seçim sürecinde bu avantajı kaybetmelerine neden oldu.

Cumhuriyet Halk Partisi'nin eksik kaldığı bir diğer nokta da sandıkların korunması ve veri toplanması konusu. Sandık güvenliği, demokratik bir seçimin temel unsurlarından biridir ve her partinin bu konuda aktif rol alması önemlidir. Ancak CHP teşkilatları, sandık görevlilerinin atanması, eğitimi ve denetimi konusunda çok yetersiz kalmıştır. Birçok sandıkta, sandık üyesi ve müşahit eksikliği yaşanırken, sandık üyesi ve müşahit bulunan sandıklarda ise bu kişilerin birçoğunun bilgilerinin eksik olduğu görülmüştür. Bazı müşahitler, hangi oyun geçerli hangisinin geçersiz olduğunu bilemeyecek durumdaydı. Bu durum, her iki turda da dikkat çekti ve CHP'nin kendi seçmenini ikinci turda sandığa çekmesini zorlaştırdı. Seçim sürecinde, oy kullanma sürecinin doğru işlemesi büyük önem taşır. Ancak, sandık görevlilerinin sayısının eksik kalması, bilgi ve deneyimlerinin eksikliği, seçmenlerin şüpheye düşmesine ve güven sorunu yaşamasına yol açtı. Özellikle ikinci turda, seçmenlerin oy kullanma kararını etkileyen faktörlerden biri de güvenli ve adil bir seçim ortamının sağlanmasıdır. Ancak, sandık görevlilerinin yetersizliği, bu güvenin zedelenmesine neden oldu ve CHP'nin seçmenlerini ikinci turda sandığa çekmesini zorlaştırdı. Bu durum, CHP için bir ders niteliği taşımaktadır.

Bir diğer sorun ise koordinasyon eksikliğiydi. Seçim sürecinde koordinasyon, başarılı sonuçlar için hayati öneme sahiptir. Teşkilatlar arasında etkin iletişim ve işbirliği, saha çalışmaları, propaganda dağıtımı ve stratejik kararların hızlı alınması için gereklidir. Koordinasyon, parti hedeflerine ulaşma ve seçmenlerin desteğini kazanma açısından kritik öneme sahiptir. Koordinasyonun tam olarak sağlanamaması seçim sürecinde önemli oranda oy kaybına neden olmuştur.

Birçok il ve ilçe teşkilatının gönüllü hareketlerle işbirliği yapmaktan kaçınması, bir başka sorun olarak ortaya çıkmıştır. Seçim güvenliği için önemli çalışmalar yapan gönüllü hareketler, parti teşkilatları tarafından neredeyse bir rakip olarak görülmüş ve bu nedenle aralarında koordinasyon kurulamamıştır. Bu durum, seçim sürecinde işbirliği ve ortaklık potansiyelinin kullanılamamasına yol açmıştır. Gönüllü hareketler, seçim güvenirliği konusunda önemli bir rol oynamaktadır ve genellikle seçimlerin adil ve şeffaf bir şekilde gerçekleşmesini sağlamak için çalışmaktadırlar. Ancak, parti teşkilatlarının bu hareketleri bir tehdit olarak görmesi ve işbirliğinden kaçınması, seçim sürecinin verimliliğini olumsuz etkilemiştir. Parti teşkilatları ile gönüllü hareketler arasında kurulacak bir koordinasyon ve işbirliği, sandık güvenliğine ilişkin çalışmalarının daha etkili bir şekilde yürütülmesini sağlayabilirdi.

İşte kaybettiren formül bu kadar basit aslında, birçok anket firmasına göre favori olduğu seçimi bu hatalar nedeni ile kaybeden muhalefetin bu konulardaki eksikler, iktidar kanadında neredeyse hiç görülmedi.

Bu süreçteki hatalardan ders alınmaz ise CHP adına daha vahim tablolar ile karşı karşıya kalınabilir.